Osmanlı devleti döneminde Karadeniz’e limanı olan şehirlerin sahil kesiminde yaşayanlar ağırlıkla balıkçılık ve denizcilikle geçinmektedirler. Akarsu ağızlarındaki küçük ovalarda geçtiğimiz yüzyılın başlarına kadar çeltik tarımı yapılıyordu. Giresun bir liman şehri olduğu için şehrin kıyı kesiminde yaşayanlar denizcilik ve balıkçılıkla geçiniyorlardı. Sandal ve gemi inşası faaliyetleri de asırlarca geçerli olmuş iş kollarıydı. Kendir üretimi, Cumhuriyet’ten önce Giresun’un Tirebolu ve Görele ilçelerinde sanayi ürünü idi. Kendir, ip ve halatın yanı sıra dokuma tezgâhları için de vazgeçilmez bir hammaddeydi. Demircilik, bakırcılık, rençberlik, marangozluk, taşçılık geçmiş yılların geçerli meslekleriydi. İmal edilen eşyalar yöre insanının ihtiyaçlarını karşıladığı gibi ihraç malları arasına da giriyordu. Bugün üzerinde Bulancak ilçesinin bulunduğu coğrafyada, özellikle ilçenin doğusunda 16. yüzyılın başlarından itibaren pirinç ekimi yapılıyordu (Emecen, 2005: 43). Pirinç ekilen sahile yakın yerlerde çeltik tarlaları hastalıklara davetiye çıkardığı için yerleşimden uzak kalmıştır. Köyle, sahilden uzaktaki tepelerde ve iç kesimlerde yoğunlaşıyordu. 19. yüzyılın son çeyreğinde yazılmış olan Kâmûsü’l - A’lâm’da Şemseddin Sami Giresun’u 11 camisi, 1 tekkesi, 9 kilisesi, 1 kışlası, üstündeki tepede bir eski kalesi, 500 dükkânı, 15 hanı, 30 fırın, 5 hamamı, 4 değirmeni, feneri ve işlek ticaretiyle önemli bir kaza olarak tasvir eder (Kâmûsü’l - A’lâm V. cilt, s.3935).
Denizcilik
Doğu Karadeniz’in denize kıyısı olan şehirleri 1960’lı yıllara kadar ağırlıkla deniz yoluyla diğer illere açılıyorlardı. Bu nedenle limanlar bu şehirler için asırlar boyunca hayati önemdeydi. Giresun ilinde de limanlar gerek ulaştırma gerekse balıkçılık faaliyetleri sayesinde sevk yakın zamanlara kadar canlılığını korumuştur. Tirebolu halkı, Harşit çayı üzerinden kıyıya taşınan malların başka şehirlere edildiği limana sahip olduğu için asırlar boyunca denizcilikle meşgul olmuştur. Tirebolu ayrıca gemi inşa faaliyetleriyle de meşhurdu. 19.yüzyıldanitibarençeşitlibatılıdevletlerinKaradeniz’de serbestçe ticaret yapmaya başlamaları, Karadeniz kıyılarındaki limanlarımızın hareketlenmesine neden olmuştur. Tirebolu limanı bu dönemde, iç kesimlerdeki madenlerin taşındığı güzergâhta olması dolayısıyla ayrıca önemli hale gelmiştir. Yöredeki balıkçılar başka ülkelere önemli miktarda balık yağı ihraç ediyorlardı. İç kesimlerde tarımın yanı sıra hayvancılık da önemli bir geçim kalemiydi. Şebinkarahisar el sanatları bakımından gelişmiş bir bölgeydi. Lastik ayakkabının ortaya çıkmasından önce bu bölgedeki ayakkabı imalatçıları çevre illere satış yapacak kadar çok üretim yapıyorlardı. İlçedeki tamzara dokumaları da ilin ihraç malları arasındaydı. Giresun limanlarından başka şehirlere ihraç edilen mallar arasında yörede yapılan kilim, peşkir gibi dokumalar, madenlerin işlenmesiyle üretilen eşyalar, gümüş ve bakır madenleri ön sırada yer alır.
Tarım ve Hayvancılık
Genel olarak Giresun ilinin geçmiş yüzyıllardaki başlıca tarım ürünleri buğday ve arpadır. Bunların ardından endüstriyel bir ürün olan kendir gelir. Fasulye, karalahana, hıyar, kabak gibi ürünler Osmanlı Devletinin ilk zamanlarında ekonomik değerlerinden ziyade ailelerin ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak ekiliyordu. Mısır bu bölgede 18 ve 19. yüzyıllarda buğdayın yerini alarak en fazla ekimi yapılan tarla bitkisi durumuna gelmiştir. Kıyıdan uzaklaşılıp iç kesimlere doğru gidildiğinde ekonomik faaliyetler arasında bahçe tarımı, meyve-sebze ziraatı ve hayvancılık ön plana çıkar. Şebinkarahisar ve çevresinde yetiştirilen ceviz, “beyaz ceviz” namıyla meşhur olmuş bir üründü. Yine bu yörede yetişen elmalar lezzetiyle bilinirdi (Okutan, 1949: 32). Yayla alanlarında yaşayanların başlıca uğraşı hayvancılık, beslenen hayvanların büyük çoğunluğu koyundu. Hayvanlar, hanelerin ihtiyaç duyduğu besinlerin bir kısmını sağladığı gibi yünleri de dokuma tezgâhlarından geçerek giysiye dönüşüyordu. Ekili alanlarda ise en çok görülen ürün mısırdı. Kendir üretimi için gerekli olan kenevir bitkisinin ekimi Giresun ilinde de asırlar boyunca yaygın şekilde yapılmıştır. Üzüm ve üzümden elde edilen şıra, pekmez ve şarap Giresun’da üretiliyordu. Fındık, günümüzdeki kadar yaygın olmamakla birlikte Giresun’un en eski tarım ürünlerindendir ve Osmanlı Devleti döneminde de mahsulü yapılmıştır. Osmanlı döneminde fındık ilk defa 1732’de Rusya’ya ihraç edilmiştir. 19. yüzyılda diğer ülkelere de ihraç edilmiştir. Mısır ve mısıra benzeyen bir bitki olan darı üretimi, doğu Karadeniz’in tamamında olduğu gibi Giresun’da yaygın şekilde yapılıyordu. 1950’lili yıllara kadar Giresun’un sahil kesiminde buğday ve arpa ekimi yapılıyordu. Buğday ekim-kasım aylarında ekilip, haziran-temmuz aylarında biçiliyordu. Fasulye, soğan, sarımsak ve mercimek, nohut gibi hububat çeşitleri Giresun ilinin tarım ürünleri çeşitleridir. Bu sayılan ürünlerin ihtiyaç fazlası olan kısımları limanlar aracılığıyla şehir dışına ihraç ediliyordu. Giresun’un iç kesimleri kıyıdaki ılıman ve yağışlı iklimin aksine karasal iklim özellikleri gösterir. İlin güneyinde hâkim olan iklim koşulları tahıl tarımına çok daha elverişlidir. Buğday ve arpa bu bölgede uzun yıllar ekimi yapılan ürünler arasında yer almıştır. Şebinkarahisar’da Seferberlik’ten önce İpek böcekçiliği ve tütüncülük yaygın ziraatlardı. Eynesil’de yetişen ekşi üzüm oldukça meşhurdu. Bu üzümden yapılan pekmez de aranan bir lezzettir. İlin sahil kesimlerinde yetiştirilen portakal Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar Giresun’un önemli ihraç malları arasındaydı. Arıcılıktan elde edilen balmumu da Giresun’un ihraç malları arasındaydı. 19. yüzyılda Giresun’da marangoz, bakırcı, demirci ve taşçı ustası çoktur. Güzel gümüş çatal ve bıçak takımlarının üretimiyle birlikte (Trabzon Vilayeti Salnamesi, 1322: 212), kayık ve sandal da imal edilir (Trabzon Vilayeti Salnamesi, 1316: 203; 1322: 215). Kurık Nahiyesinin Kulakkaya Mevkii’ndeki fabrikalarda bolca kereste imal edilerek dışarıya ihraç edilir. Bölge, kerestesi ve madenleriyle meşhurdur (Trabzon Vilayeti Salnamesi, 1321: 120 vd; Kılıç ve Topal, 2011: 67). Ormanlık alanlara sahip olan Giresun’da ormancılık faaliyetlerinin mazisi çok eskidir. Osmanlı Devleti döneminde gemi yapımının yanı sıra yine tersanelerin ihtiyaç duyduğu zift ve katran üretimi, bögedeki çam ormanlarından sağlanıyordu. 1318 (1900) yılında kazada bulunan hayvanlar ve miktarları (Karaman, 1999: 151): İnek: 11.810 Öküz: 1.969 Koyun: 43.479 Keçi: 5.736 Manda: 695 Beygir: 1.616 Ester (katır): 1.694 Merkep: 249 Giresun’da hayvancılıkla ilgilenen haneler geçtiğimiz yüzyılın başlarına kadar büyükbaş hayvanlardan ziyade küçükbaş hayvan bulunduruyorlardı. Hayvancılık, ilin iç kesimlerinde ve rakımın yüksek olduğu yerlerde yapılan bir faaliyettir. Kıyı kesimlerinde bugün olduğu gibi o yıllarda da ancak ahır hayvancılığı yapılabilmektedir.
Günümüzde Ekonomi
Giresun ili sanayisi gelişmemiş illerimizden biridir. İlin ekonomisi fındık tarımına bağlıdır. Arazi yapısının dağlık ve engebeli olmasından dolayı tarla-bahçe alanları geniş değildir. Nüfusun artması ve miras paylaşımından dolayı arazilerin bölünmesi, geçimi tarıma bağlı ailelerin gelirini yıldan yıla düşürmüştür. İldeki sanayi tesislerinin başlıcaları da fındık işleme ve mamul üretimiyle ilgilidir. Fındık mahsulünün yıllar içinde değişkenlik göstermesi, geçimi fındığa bağlı olan üreticileri ekonomik açıdan sıkıntıya sokmaktadır. Bu gibi nedenlerle Giresun ili sürekli olarak dışarıya göç vermektedir.
Tarım
Giresun ilinin başlıca tarım ürünü fındıktır. Fındıktan sonra ekonomik değer taşıyan tarım ürünleri çay ve kividir. Tirebolu ve Eynesil bölgesinde çay yetiştiriciliği fındıktan sonra ikinci sırada yer alır. İlde kıyı kesimlerinde toprak sahibi hemen her ailenin kendi ihtiyacını karşılayacak ölçüde mısır yetiştirmektedir. İlin iç kesimlerinde sebze-meyve ve hububat tarımı yapılmaktadır. İlin güneyindeki Alucra, Çamoluk ve Şebinkarahisar ilçelerinde ağırlıkla buğday, çavdar ve arpa tarımı yapılmaktadır.
Giresun’da ülkemizde yetişen meyve türlerinin hemen hemen hepsini yetiştirmek mümkündür. Giresun’da bu imkân yeterince değerlendirilmemiştir. İlin iç kesimlerinde yetiştirilen ceviz, kiraz ve elma ilde ticari değeri olan meyve çeşitleridir. İlin kıyı kesimindeki meyve ağaçları sayıca az ve dağınık haldedirler. Kıyı kesiminde meyvelerden fındık ve kivi dışındakilerin ticari değeri yoktur. Mevcut üretim aile ihtiyacını karşılamaya yöneliktir. Giresun’da kivi üretiminin başlangıcı 1990’lardır. Kivinin, fındığa oranla verimi daha fazla, hasat gideri daha az ve geliri daha iyidir. Buna rağmen yöre insanları kivi üretimine yeterince yönlendirilememiştir. Kivi daha hassas bir bitkidir ve bakımı daha zahmetlidir. Geniş alanlarda yapılması zordur. Giresun’da ceviz daha çok Şebinkarahisar ve Çamoluk ilçelerinde yetiştirilir. Özellikle “Şebin Cevizi” denilen Şebinkarahisar cevizi, “marka” olabilecek, “coğrafi işaret” olarak tescil edilebilecek kendine has özellikleri olan bir cevizdir. Kirazın anavatanı Giresun’da kiraz üretimi oldukça düşüktür. Şebinkarahisar ve Çamoluk ilçelerinde kiraz tarımı yapılmaktadır. İl ticaretinde önemli bir yere sahip olmayan kirazın yörede turşusu kurulur, kavurması yapılır. Giresun’da sebzecilik fazla gelişmemiştir. Üretim evlerin önündeki küçük bahçelerde aile ihtiyacını karşılamak için yapılır. İhtiyaç fazlası yerel pazarlarda satışa sunulur. Giresun’da yaygın olarak üretilen sebzeler başta karalâhana olmak üzere patates, fasulye ve domatestir. Buğday daha çok ekmek yapımında kullanılmakta olup Şebinkarahisar, Dereli, Alucra ve Çamoluk ilçelerinde üretilir. Bu buğday üretimi Giresun’un ihtiyacını karşılamaktan uzaktır. Arpa, Giresun’da buğdaydan sonra en çok üretilen tahıldır. Yaz yağışları nedeniyle kıyıda arpa üretimi yapılamadığından arpa da buğday gibi içi kesimlerde Şebinkarahisar, Dereli, Alucra ve Çamoluk ilçelerinde üretilir. Mısır, Giresun’da yaygın olarak üretilen üçüncü tahıl türüdür. Mısırın 1950’li yıllarda 232 bin dekarlık üretim alanı varken bu miktar günümüzde 38 bin dekara kadar düşmüştür. Mısırın üretim alanlarının giderek daralmasının en önemli nedeni mısırın yerini fındığın almasıdır.
Fındık Ziraatı
Türkiye fındık üretiminde dünyanın lider ülkesidir. Dünyada fındık yetiştiren ülkeler; Türkiye, İspanya, İtalya, Fransa, İran, Amerika, Rusya, Filistin ve Çin’dir. Kabuklu fındık ve de iç fındık şeklinde yurt dışına satılan fındık, günümüze dek önemli ihraç ürünlerimizden biri olmuştur. Cumhuriyetin ilk yıllarında fındık ziraatına önem verilmiş, Doğu Karadeniz’de farklı merkezlerde fındık ekimi teşvik edilmiştir. 1938’de FİSKO Birlik kurulmuş ve bu kooperatif çatısı altında fındıktan daha yüksek randıman almanın yöntemleri üzerinde çalışılmıştır Fındık sözcüğü, Antik Çağda Karadeniz’in adı olan “Pont Exinus”tan türetilen “pontik” sözcüğünden meydana gelmiştir. Plinus da, Pontos kıyılarından getirildiği için, fındığa “Pontos cevizi” yani “nux pontika” denildiğini kaydetmiştir (Duman, 2008). Herodot, Azov Denizi kuzeyinde yaşayan bir İskit kabilesinin, fasulye büyüklüğünde, sert kabuklu, “pontikum” denilen bir meyva ile beslendiğini yazmıştır (İş Bankası basımı, 2012: 303). Fındık yetişirken yeşil olan sert kabuğu kahverengini aldığında, kabuklu meyveyi koruyan yeşil zurufu/ kapsülü açılmaya başlar. Fındıklar bu duruma geldiğinde hasat edilir. Fındığın hasat zamanı ağustos ayının ortasına denk gelir. Fındık ya dalların sallanması şeklinde yere dökülerek ya da dallardan elle toplanır. Fındıklar dalından toplandıktan sonra bir süre kurutulur. Bunun ardından fındıklar zuruflarından ayrılır. Bu işlem geçmişte elle yapılıyordu. Günümüzde bunun için geliştirilmiş patoz makineleri vardır. Eski fındık harmanlarında bütün işler insan gücüne dayanarak yapılıyordu. Toplanan fındıklar hafifçe ıslatıldıktan sonra tırmığın tersiyle iyice dövülerek çotanaklarından ayrılmaları sağlanırdı. Bundan sonraki çalışmalar da el emeğiyle yapılırdı. Fındıkları çotanaklarından elleriyle tek tek ayıklayan insanlar karşılıklı türküler, maniler söylerler, gençler birbirleriyle şakalaşırlardı. Toplanan fındıklar yere serilir. Harmanın etrafında dede-torun, ana-kız bütün ev halkı oturur fındığı elleriyle ayıklar, ayıklanan fındıkları iyice kurutur ve satışa hazırlardı. Fındık ayıklama makineleri icat olunca birlikte yapılan neşeli imeceler de tarihe karıştı.
Fındık Çeşitleri
Ülkemizde yetişen fındıklar, yani “Türk fındıkları,” meyve şekli ve biçimlerine göre üç gruba ayrılırlar: Bunlar “Yuvarlak fındıklar,” “sivri fındıklar” ve “uzun fındıklar”dır (Duman, 2008: 4-5).
Yuvarlak fındıklar
Tombul Palaz, Mincane, Karafındık Kalınkara, Çakıldak, Uzunmusa, Cavcava, Kan, Kargalak
Sivri fındıkları
Sivri, İncekara
Uzun Fındıklar
Yuvarlak badem, Yassı badem
Hayvancılık
Giresun ilinin sahil kesimi, bu bölgede mera alanları bulunmadığı için hayvancılığa elverişli değildir. İl genelinde özellikle iç kesimlerdeki yaylalarda ve yayla çevrelerinde hayvancılığa uygun otlak alanlar bulunmaktadır. Buna karşın yörede hayvancılık faaliyetleri sürekli olarak gerilemektedir. Yörenin sürekli olarak göç vermesi ve maliyetlerin yüksek oluşu hayvancılığı tercih edilir olmaktan uzak tutmaktadır.
Hayvancılığa devam edilen köylerde yaz aylarında yaylalara çıkılmaktadır. En erken nisan ayında başlayan yaylacılık eylül ayından itibaren sona erer.
Çocuklu aileler çocukları okula gideceği için daha erken tarihlerde yayladan ayrılır. Yaylada kalanlar ise havaların soğumasını beklemeden yine eylül ayı içerisinde yayladan ayrılırlar. Bazı köylüler yaylalarda kullanmadıkları meralarını başka köylerin yaylacılarına kiraya verirler. Bu kiralama işine kırtıl adı verilir.
Eğribel Geçidinin güneyinde kalan Şebinkarahisar, Çamoluk ve Alucra ilçelerinde hayvancılık faaliyetlerinin ekonomik değeri vardır. Yörede küçükbaş hayvancılığa elverişli geniş düzlükler, otlaklar mevcuttur. Diğer ilçelerdeki hayvancılık faaliyetleri daha çok ev ihtiyacını karşılamaya yöneliktir. Aileler hayvanlardan elde ettikleri ürünlerin bir kısmını kışlık olarak kendine ayırır geri kalan kısmını ise yayla merkezlerinde kurulan Pazar yerlerinde satarlar. Giresun’da kümes hayvancılığı aile ihtiyacını karşılamak amacıyla geleneksel yöntemlerle yapılmaktadır. Daha çok tavuk yetiştirilmektedir. Kent nüfusunun artmasıyla birlikte kümes hayvancılığının karlılık imkânı da artmasına rağmen il genelinde diğer hayvancılık türleri gibi kümes hayvancılığı da ihmal edilmiştir. Bulancak ilçesi ve Giresun’un iç kesimlerinde arıcılık gelişme göstermiş bir faaliyettir. Bölgedeki arıcıların hemen tümü gezici arıcıdır. Yarıcılar kovanlarını Sivas, Erzincan ve Erzurum gibi yakın illere götürmektedirler. Gezici arıcılığın başlıca nedeni, fındık ağaçlarının yoğun olduğu yerlerde bitki çeşitliliğinin az olması ve fındık bahçeleri için kullanılan tarım ilaçlarının arılara zararlı olmasıdır. İlin diğer ilçelerine oranla Bulancak, Keşap ve merkez ilçede arıcılık daha yaygındır. Türkiye’nin balüretiminde Giresun’a komşu il olan Ordu’nun birinci sırada yer alması ve Giresun’da Ordu’da üretilen balın onda birinin dahi üretilemiyor olması dikkat çekicidir.
Balıkçılık
Türkiye’de 16.650 adet ruhsatlı balıkçı teknesi bulunmaktadır. Bunlardan 609 adedi Giresun’da bulunmaktadır (Emirbuyuran, 2012: 2). Ruhsatlı balıkçı teknelerinin 11’i Gırgır ve geriye kalan 598’i küçük balıkçı teknelerinden oluşmaktadır. Bu rakamlardan da anlaşılacağı gibi Giresun ilinde balıkçılık, ekonomik değeri olan önmeli bir uğraştır. İlin kıyı kesimlerindeki yerleşimcilerin başlıca geçim kaynağı balıkçılıktır. Hamsi, mezgit, istavrit, barbun, kefal, lüfer, palamut en çok avlanan balık türleridir. Mezgit ağı ile avcılık, av sezonunun tamamında yapılmaktadır. Mezgit avı, ağın gece atılıp gün doğumuyla beraber denizden toplanması şeklinde yapılır. Ocak-nisan ayları arasında kalkan ağları daha sık kullanılır. Kalkan balıkıçıları ağlarını 8-70 m derinliğe bırakıp, 1 hafta - 10 gün kadar denizde beklettikten sonra toplarlar. Barbunya balığı, kasım-ocak ayları arasında yoğun olarak avlanılır. Avcılık, ağın gece atılıp sabah toplanması şeklindedir. Palamut ağıyla avcılık eylül ayı başlarından kasım ayına kadar yoğun olarak yapılmaktadır. Palamut avında ağlar denize bırakıldıktan sonra 1- 1,5 saat içerisinde toplanır. Giresun’da kültür balıkçılığı ise akarsu kenarına kurulan havuz şeklindeki işletmelerde alabalık üretimi olarak vardır.
Yeraltı Kaynakları
Kentin en önemli maden yatağı, başta Espiye, Tirebolu ve Görele olmak üzere kıyı dağları kesiminde bulunan bakır yataklarıdır. Osmanlı devletinin son dönemlerinde Giresun ve çevresindeki yer altı kaynakları Avrupa ülkelerinin ilgisini çekmiş, bölgeye gelip keşifler yapan batılılar bölgede yaşayan gayrımüslimlerle ortaklıklar kurarak madencilik yapmak üzere imtiyaz almışlardır.
Orman Ürünleri
Giresun’da orman ve ormancılık tarih boyunca süren kullanıma ve tahribe rağmen, başta nem ve yağış olmak üzere uygun doğal çevre şartları nedeniyle varlığını hep sürdürmüştür. Giresun’un yaklaşık % 35’i ormanlarla kaplıdır. İl sınırları içerisinde en fazla ormanlık alan Dereli ilçesindedir. Dereli’yi Alucra ve Bulancak ilçeleri izler. Giresun ormanlarında hâkim ağaç türü geniş yapraklılardan kayın, kızılağaç ve meşe; iğne yapraklılardan sarıçam, köknar ve ladindir. Giresun ormanlarının yıllık 874 bin ton metreküp artırımı olup bunun yaklaşık 175 bin metreküpü endüstriyel odun 50 bin metreküpü yakacak odundur.
Turizm
Giresun sahilinin yaklaşık 1 mil açığında bulunan ve 40 dönümlük alanıyla Karadeniz’de üzerinde yaşamanın mümkün olduğu tek ada olan Giresun Adası ili ziyaret eden turistler için cazibe merkezidir. Coğrafi güzellikleri, köy hayatının kısmen devam ettirildiği yaylaları, otantik yemekleri, yöresel iletişim dillerinden biri olan ıslık dili gibi bazı halk kültürü unsurları da ilin turizm potansiyelleri arasındadır.
Kaynakça:
- DOKAP- Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı Yayınları/ Karadeniz'de Hayatın İzleri (Giresun-Ordu-Samsun)